28 Kasım 2015 Cumartesi

AH RÜYALAR, BAZEN GERÇEKLERE ÜSTÜN GELİYORSUNUZ

siyah beyaz aşk kadın ile ilgili görsel sonucu

 42 gün boyunca her gün ona söyleyeceklerimin provasını yapıp, aynı kafeye gittim. İlk gün, onun kalbime aktığı saatte, birbirini bir dizin gibi izleyen diğer günlerde kafenin açılışını ve kapanışını ben yaptım diyebilirim ama onu göremedim. Kimseye de sormadım, soramadım. Onlara ne diyeceğimi bilemiyordum. İnsanlarla göz göze gelmekten uzun zaman önce vazgeçtim ben. Tanımadığım insanların karşısına geçip gözlerinin içine bakarak konuşmak benim için hep çok zor olmuştur. Sebebini sorgulamadım hiç. Bunu bir tercih olarak gördüm ama o 42 gün bunu yapabilmeyi istedim. "Nerede, neden gelmiyor, iyi mi" demeyi istedim ama yapamadım. Onu bir kez daha görebilmeyi her geçen gün delicesine istedim ama delirmedim. Hayatım boyunca kimse için böylesine görünür olmak istememiştim. Bir kez gördüğüm bir kadının hayatım olacağını ve geri kalanını benden çalacağını bilmiyordum. Bunu da öğrenecektim.  
Eve dönüp kendimi kıyafetlerimle yatağa attığım her gece; eskiden hiçbir anlam ifade etmeyen ve uzun zamandır yapılmamış boyasından açık griye dönmüş tavana, gözlerimle gözlerinin resmini çizdim. İnsanı delip geçen siyah gözlerinin, dünyayı umursamazca bakışını resmettim. Her gece o agresif siyah saçlarının dalgalarını tek tek parmaklarımla ayırdığımı hayal ettim. Altındaki damarları rahatlıkla görebileceğiniz incecik beyaz teninin, gözlerini ve saçlarını nasıl zıtlıkla vurguladığını düşündüm. Ve zihnimdeki fotoğrafıyla daldım rüyalarıma.

Ah rüyalar, bazen gerçeklere üstün geliyorsunuz..

pamir

26 Kasım 2015 Perşembe

BANA HAYIR DEMEYİ ÖĞRET, AŞK

kütüphane dekorasyon ev ile ilgili görsel sonucu

Bu akşam kendime şekersiz bir Türk kahvesi yapıp, kitaplığımın önündeki tekli koltuğuma oturdum. Odaya ancak kitap okunacak kadar loşluk veren yerden aydınlatmanın altındaki sandalyede oturan Sabahattin Ali'yle başladım sohbetime. Önce kahve içip içmeyeceğini sordum, "hayır" dedi. Çok kararlı bir "hayır"dı bu. Bir insan nasıl bu kadar net "hayır" diyebilirdi ki. Halbuki sadece bir kahve demiştim. Niye o kadar kesindi. Neden hiç düşünmedi, neden es vermedi, neden bugün iki tane içtim üçüncü çarpıntı yapıyor demedi ama demedi işte kuru bir "hayır" dedi.

Çabucak konuya girdim. Çünkü bilirim, uzun uzun sohbet edecek zamanı yoktur onun. Cümlelerini israf etmez. "Sabahattin Bey, nasıl kısa kısa cümlelere sığdırabiliyorsunuz kocaman aşkları? Nasıl bu kadar güzel seven adamları yazıyorsunuz? Nasıl siz anlatırken o kadınları tüm erkekler sevmeliymiş gibi hissettiriyorsunuz?" Kafasında şapkası, üzerinde jilet gibi ütülenmiş siyah takım elbisesiyle, elindeki purodan bir nefes çekti ve "sen hiç hayatında herkesin aşık olacağına inandığın bir kadının tek aşkı olabildin mi" diye sordu. AŞK'tan bahsediyordu. "Eğer olduysan o kadını anlatırken hayatında hiçbir şeyde olmadığın kadar seçici olursun kelimelerini seçerken ve aklından geçenlerle değil, kalbinden geçenlerle yazarsın onu" dedi.

Kahvemden bir yudum alıp karşıma bakıp "peki" dedim. Daha soracağım şeyler vardı ama Sabahattin Ali'nin yazılacak başka romanları vardı belki de bir yerlerde, gitmişti.

O gitti. Bense oturduğum yerde aşkla AŞKta kaldım. Kuru bir "hayır" bana ölüm kadar uzakken...

pamir

23 Kasım 2015 Pazartesi

KAL, AŞK

çınar ağacı siyah beyaz ile ilgili görsel sonucu

Bir gitarın en tiz sesinde buldum onu. Yumuşacık kadife gibi bir ses değdi kulaklarıma, nota si'ye bastığında. "Ne alırsınız" diyordu. Kafam bir mıknatısın etkisine girmiş gibi, öyle aniden, bilir misin kelimemin anlamını, "aniden" -elinden düşen cam bardağın yere çarpmasıyla paramparça olmasını anlayamadığın o süre gibi- "aniden" gözlerine değdi gözlerim. Kalbimin sesini salondaki herkesin duyabileceğini düşündüğüm o kısacık anda, sadece "ne alırım" diyebildim. NE ALIRIM? O an hayatımda ilk kez gördüğüm kara kirpiklerin arasından, insanı delip geçercesine bakan kömür karası gözlerini, bir ömür bana baksınlar diye, yalnız bana baksınlar diye nasıl hayatıma dahil edebilirim'in yanıtını almak istedim. Bunu nasıl sorabilirdim ki ona. "Bak eğer bir şey içmeyeceksen masayı boşuna meşgul etme" dedi ve arkasını dönüp öylece gitti. O gitti ama ben kaldım. Bir çınar gibi kök saldım ona ve öylece kaldım.

pamir

SONUN BAŞLANGICI

girdap ile ilgili görsel sonucu

En çok ne zaman sarsıldım BEN? Elimden gelen her şeyi onun için yaptığımı, her şeyi AŞK'a sunduğumu fark ettiğim anda. Kendim olmayı bırakıp o olduğumu anladığımda. Artık iki AŞK vardı ama BENden eser kalmamıştı. Hayata eser olmak için gelmemiştim ama eserek de değildim. Biliyordum ki hepimizin Dünya'ya fırlatılmasının bir nedeni vardı ve ben o nedene ihanet etmiştim. Etrafımdan gelen en yakın sese aldanmış, yolumu kaybedip O olmuştum, AŞK olmuştum ben de. Ve bunu fark etmek damarlarımdaki kanın çekilmesine yetmişti. Kanı çekilen insan nasıl yaşar? Ben söyleyeyim fotosentezle yaşar ve ben artık fotosentez yapan bir bitkiye dönüşmüş, evrimin tersine yol almıştım. Yol uzun gelinen yer başlangıç değil sondu. İşte olduğum yer, buyurun burası SONUN BAŞLANGICI.

pamir

22 Kasım 2015 Pazar

ADI AŞK

reenkarnasyon ile ilgili görsel sonucu

Yeniden hayata gelmeye inanır mısın? Ruhunu teslim ettikten hemen sonra, yaşadıklarını görünmez ama hassas bir terazide tartıp, "devam etmek istiyorum" diyeceğine, inanır mısın? Ben onunla tanışana kadar taparcasına inanırdım.
Ya sonra; onu tanıdım. Dokunsam kırılacakmış gibi, gözlerine değse gözlerim; rengini solduracakmışım gibi, ağzımdan kulaklarına değecek her kelime onun kulaklarını incitecekmiş gibi; sakınarak ona dokundum, baktım, onunla konuştum ve AŞıK oldum.
Ya sonra. Öldüm. Onunla öldüm, geriye dönüp baktım ve bir kez olsun "devam etmek istiyorum" diyemedim. Ben ölü bir adamım. Devam etmek istemeyi bile isteyemeyen, ölü bir adam.

pamir

BAŞLIĞI KISA HİKAYEM

aşk ile ilgili görsel sonucu

Savaşmayı bıraktım artık. Hayatın bize sunduklarına takılıp kaldım. Yarım yamalak mutluluklara sarındım ve yola koyuldum. Hayattaki yerim bir çizgi film karakteri olmanın ötesine geçmiyordu. Sanki bir programcı, bilgisayarın başına geçip benim yön veremediğim hayatımın filmini kurguluyor ve sahneliyor gibiydi. Çok denedim değişmeyi, değiştirmeyi ama olmadı. Başlığı kısa, yolu oldukça uzun bir hikayem var. Önceleri sarınıp sarmalandığım, sonra bırakmak istediğim ama girdabına çekildiğim upuzun bir yol benimki. Yanında yürüyemediğim bir kadını ardımda da bırakamayışımın hikayesi. Adına AŞK dediğim kadını anlatacağım. Okunsun diye değil, içimden akıp gitsin diye...

pamir